HEMOFİLİ HASTALIĞININ ÇARESİ BULUNDU MU?

img

Prof. Dr. Kaan KAVAKLI – 4 Ağustos 2020 

Ağustos ayına girdik. Bu ayın sonlarına geldiğimizde TV ve gazetelerde ve de sosyal medyada “Hemofili hastalığının çaresi bulundu” başlıklı heyecanlı ifadeleri ve haberleri duyduğunuz zaman lütfen heyecanlanmayın!

Çünkü size birkaç yıldır düzenli olarak anlattığımız gibi Hemofili-A Gen Tedavisi çok yakında Ağustos ayı içinde FDA kuruluşu tarafından Amerika’da onaylanacak ve bunun resmi duyurusu yapılacak. Bunu Avrupa Birliği ilaç onaylarını veren EMA’nın onayı izleyecek. Böylece gen ürünleri artık hemofilide ilaç gibi kullanılacak…

Bu ne anlama geliyor?

Batı ülkelerinde yaşayan Hemofili-A hastaları kendilerine TEK DOZ olarak uygulanacak Biomarin (ABD) firmasına ait olan Gen Tedavisi işlemi sonrası Faktör – 8 ilaçlarını kullanmaktan kurtulacaklar. Çünkü gen tedavisinin etkin çalışması ile kanlarındaki faktör 8 seviyesi % 25-100 arasında olacak. Böylece profilaksi amacıyla uzun yıllardır; bebekliklerinden beri kullandıkları haftada 2-3 kez damar yollarından verdikleri faktörler veya son yıllarda kavuştukları 15-30 günde 1 yaptıkları derialtı ilaçlarını dahi bırakıp rahat edecekler yani bambaşka bir hayata adım atacaklar gibi görünüyor.

Ancak gen tedavisi uygulaması sonrasında faktör 8 yüksekliği kaç yıl sürecek? Bu konu tartışmalı görünüyor. Bilimsel veriler en az 3-5 yıl koruyucu seviyede kalacak gibi görünse de gelişmeleri biz de yakından takip ediyoruz. Tabii ki beklentimiz hayat boyu sürmesi; yani tam şifa!

Bu yıl Korona salgını yani global pandemi nedeniyle 2 önemli dünya kongresi yüz yüze yapılamadı. Ancak PC veya akıllı telefonların ekranlarından sanal kongre formatında bu kongreleri yine de Haziran ve Temmuz aylarında takip ettik. Bunlar sırasıyla Dünya Hemofili Kongresi (WFH) ve Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Kongresi (ISTH) idi. Her 2 kongrenin ortak çarpıcı noktasının da Hemofilideki son gelişmeler ve Gen Tedavisi olması konunun önemini bir kez daha ortaya koydu. Yani Hemofili ile ilgili 2020 tarihli tüm saygın dünya kongrelerinde Gen Tedavisi ilk sırada önemli konu olarak işlendi ve genç hekimlere en son gelişmeler aktarıldı.

Gen Tedavisi konseptinin aslında ne kadar ciddi bir tedavi seçeneği olacağı son birkaç yılda hemofilide “Big Farma” adı verilen büyük uluslararası ilaç şirketlerinin hemofideki gen tedavisi ile yakından ilgisini görenler tarafından algılanmıştı.

Şöyle ki; PFİZER şirketi Spark ve Sangamo genetik firmalarının geliştirdiği HB ve HA gen tedavilerinin ileri aşama araştırma ve pazarlama tarafını satın aldı. BAYER de Ultragenix adlı gen firmasıyla işbirliği içine girerek HA gen tedavisinde klinik araştırmalara başladı. ROCHE firması ise Spark adlı hem HA hem HB de gen tedavisi deneyimi olan gen firmasını satın aldı. BEHRİNG firması da Uniqure adlı Avrupa kaynaklı gen şirketinin HB gen tedavisi tarafının pazarlama bölümünü satın aldı. Hemofili alanındaki lider kuruluşlardan TAKEDA firmasının da uzun yıllardır zaten bir gen platformu mevcut idi. Hemofili-B’de bundan 10 yıl önce ilk kez gen tedavisini başlatan İngiliz Prof. Amit Nathwani ise İngiltere’de FREELINE adlı bir gen tedavisi şirketi kurarak bu konudaki pazara katıldı. İşin özeti bu konunun gerçekten de bir geleceği olacağı açıkça anlaşılıyor. FDA’den ilk kez ruhsat alması beklenen Biomarin (ABD) firması ise bu aşamada bağımsız bir genetik firmasıdır.

PEKİ BU DURUM TÜRKİYE’DEKİ HEMOFİLİ HASTALARINI NASIL ETKİLEYECEK?

Bu haberi ilk kez duyan hasta ve aileleri epeyi heyecanlanacak ama bu konudaki yazılarımızı takip eden kişiler için haber sürpriz değil. Çok sayıda uluslararası ilaç firması ilaçlarına onay almadan önceki süreçte klinik ilaç araştırmaları yapmak zorundalar. Uzun yıllar süren bu süreç sonrası ancak ilaç ruhsatı almaları ve ilaçlarını satmaları mümkün olabiliyor.

İşte Hemofili-A ve Hemofili-B’de de Türkiye dahil bir çok gelişmiş ülkede Gen tedavisi yönünden Faz-3 klinik araştırmalara Etik Kurul ve Sağlık bakanlığı onayı sonrası başlanıyor.

Ülkemizde ilk gen tedavisi bir HB hastasında İzmir’de genç bir HB hastasında kliniğimizde yapıldı. Söz konusu HB hastası işlemden 8 ay sonra % 30 civarında F-9 düzeyi ile başarı ile takip ediliyor. Doğal olarak 8 aydır F9 ilacı kullanmasına da gerek kalmadı.

Hemofili-A gen tedavisi için ise bayramdan önce aday hasta seçmeleri süreci başladı. Bu yıl içinde ülkemizden 5 deneyimli hemofili merkezinde adaylar belirlenecek ve 2021 yılı başında HA gen tedavileri hayata geçirilecek. Hem HA hem HB’de 4 farklı firmanın desteği ile yapılacak gen tedavisi çalışmaları nedeniyle ülkemizden 3 yıl içinde yaklaşık 50-100 civarındaki HA ve HB hastasının gen tedavisi imkanından yararlanacağını tahmin ediyoruz.

Özetle Batı ülkelerinde 2020 yılında ilaç ruhsatı alması ve pazarlanmaya başlaması beklenen ADENOVIRUS (AAV) 1.0 SÜRÜMÜ GEN TEDAVİSİNİN etkin ve güvenilir olduğu anlaşılıyor. Bunu nereden anlıyoruz? Çünkü gen tedavisine talip olan hastaların neredeyse %50’i bu işlem öncesi yapılan testlerde bloke oluyorlar yani gen tedavisine uygun olmadıkları ortaya çıkıyor;

İşte artık gen tedavisi yapılması henüz mümkün olamayan kanında Adenovirus Antikoru (+) olan veya İnhibitörlü HA hastalarında veya 18 yaşın altındaki çocuklarda bu işlemi nasıl başarıyla yaparız artık bu konulara odaklanmaya başladılar. Batı ülkelerindeki tüm ünlü merkezlerde (Malmö, Milano, Amsterdam, Londra, Johannesburg, Jerusalem, Berlin, Paris, Los Angeles, New York, Toronto, Melburn vb) gen tedavisi olan ve sonrasında faktör kullanmadan takip edilen küçük hasta grupları oluşmaya ve sayıları giderek artmaya başladı.

Söz konusu gen tedavisi ilaçlarının ülkemizde SGK tarafından karşılanması ise en az 5 yıllık bir sürede mümkün olamaz gibi görünüyor. Bunun nedeni gen tedavisi piyasaya çıktığında fiyatının en az 1-2 milyon dolar olarak beklenmesi yanı sıra SGK’nın zaten halen tüm HA ve HB hastalarının F8/F9 ilaçlarını temin etmesidir. Yani Türkiye’deki tüm hemofili hastaları SGK güvencesi ile gerekli olan F8/F9 ilaçlarını ek ücret bile ödemeden rahatlıkla kullanmaktadır. Halen deri altı ilacın bile SGK’dan onay almak için 6 aydır beklemede olduğunu düşünürsek gen tedavisi için geri ödeme süresinin Kaf dağının ardında olduğu görünmektedir.

Bu aşamada HA ve HB hastaları uygun koşulları taşıdıkları takdirde ülkemizde sürdürülen ve sürdürülecek olan Gen Tedavisi Araştırma Projelerine katılabilirler. Ancak bu sürecin klinik araştırma süreci olduğunu ve sadece gönüllü ve tıbben uygun olan hastaların katılabildiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu konudaki ayrıntılı yazılarımızı Hemofili Federasyonu web sitesinden yakından takip etmenizi tavsiye ederiz. Doğal olarak her yeni tedavide yan etkiler veya bazı komplikasyonlar olabilir. Olayı sadece % 100 başarılı olacak basit bir işlem olarak görmemek gerekir. Bu nedenle ülkemizdeki 5 merkezde bu konuda deneyimli olan Kan hastalıkları uzmanı olan hocalarımızla bizzat görüşerek son kararınızı vermenizi tavsiye ediyorum. FDA onaylasa da aynı görüşler geçerlidir.

BU AŞAMADA GEN TEDAVİSİ ARAŞTIRMASI İÇİN RUHSAT ALAN MERKEZLER

Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi Ege Hemofili Merkezi (Prof. Dr. Kaan Kavaklı)

Ege Üniversitesi Hastanesi İç Hst. Erişkin Hemofili Merkezi (Prof. Dr. Fahri Şahin)

Adana Acıbadem Hastanesi Çocuk Hematoloji kliniği (Prof. Dr. Bülent Antmen)

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Hemofili Merkezi (Prof. Dr. Bülent Zülfikar)

Gaziantep Üniversitesi Erişkin Hematoloji Bilim Dalı (Prof. Dr. Vahap Okan)


Hemofili-A gen tedavisi için FDA onayından hemen sonra görüşmek üzere

Sağlıklı ve Kanamasız Günler Diliyorum…

KAAN KAVAKLI
HEMOFİLİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI